Piyasalar Eylül ayına oldukça hızlı bir giriş yaptı. Son yayınlanan FED tutanaklarında neredeyse tüm FED yetkililerinin tahvil alımı azaltımının yani ‘tapering’ sürecinin artık başlaması konusunda hem fikir olduğunun anlaşılması sonrasında gözler 26-28 Ağustos’ta düzenlenen Jackson Hole toplantısında Powell’ın yapacağı konuşmaya çevrilmişti. Piyasalar acaba Powell ne diyecek diye diken üstünde bu konuşmayı bekledi. Konuşma öncesi bir kötümser bir de iyimser olarak nitelendirebileceğimiz iki görüş hâkimdi. Kötümser görüş, Powell’ın Eylül ayında tapering sürecini başlatacağını bekliyordu. İyimser taraf ise her zaman olduğu gibi temkinli bir Powell bekliyordu. Çekişmeyi iyimser taraf kazandı ve piyasalar güvercin bir Powell ile karşılaştı. Powell o merakla beklenen konuşmasında tahvil alımı azaltımına bu yıl içinde başlanmasının uygun olacağını dile getirdi. Aslına bakarsanız bu açıklama başlı başına oldukça şahin bir açıklama fakat Powell’ın yine aynı konuşmasında tahvil alımlarının azaltılması zamanlaması ve hızının doğrudan faiz artırım zamanlamasına ilişkin bir sinyal taşımadığını ve faiz oranlarını yükseltmekten hala çok uzak olduklarını vurgulaması ile piyasalar adeta derin bir nefes aldı. Yani Powell bir anlamda bol para dönemine devam demişti.

Powell’ın güvercin konuşmasından sonra gözler bu kez 3 Eylül’de açıklanan ABD tarım dışı istihdam verilerine çevrildi. Veri ABD için büyük hayal kırıklığı oldu. Ağustos ayında ABD’de tarım dışı istihdamın 750 bin artması beklenirken sadece ve sadece 235 bin artış gerçekleşti. Yüzde 5.2 olan işsizlik oranında ise bir değişme olmadı. Beklentilerin oldukça altında gelen tarım dışı istihdam verisi sonrasında piyasalar daha da derin bir nefes aldı. Çünkü böylesine zayıf bir istihdam rakamının sıkılaşma bir diğer deyişle tapering sürecine başlama konusunda FED’in elini kolunu fena bağlayacağı kesin. Yani piyasanın kafasında son açıklanan istihdam rakamları ile tapering süreci daha da ileri bir tarihe öteleniverdi gibi.

Şimdi 10 Eylül’de açıklanacak bir ABD enflasyon oranı var. FED’in senaryosuna göre Ağustos ayının enflasyon oranında bir gevşeme olacak.  Kaldı ki enflasyonda bırakın düşmeyi artış olsa da artık ve en azından şimdilik kimse için çok da sorun olmayacak gibi. Çünkü kuvvetle muhtemel hem Powell son konuşmasında yine ve yeniden ‘enflasyon geçici endişe mahal yok’ demişti hem de böylesine zayıf bir istihdam verisi sonrası FED artan enflasyonu göz ardı etmeye devam edecek.

Bize geldiğimizde bizde de 1 Eylül’de 2021 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamı yüzde 21,7 olarak açıklandı. Söz konusu büyüme rakamının baz etkisi ile oldukça iyi bir ekonomik performans olduğunu söyleyebiliriz. Fakat ardından yine 3 Eylül’de açıklanan Ağustos ayı enflasyon oranları ise içeride keyifleri kaçırmaya yetti. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre TÜFE Ağustos ayında aylık yüzde 1,2 artışla yüzde 19,25’e yükseldi ve yüzde 19 olan politika faizini de aşarak son 2 buçuk yılın zirvesini gördü. ÜFE ise yüzde 45,52 ile tarihi zirvesini görmüş oldu.

Enflasyon rakamlarının açıklanması ile şimdi gözler 23 Eylül’de yapılacak TCMB Eylül ayı faiz toplantısında. Piyasada hakim bir kesim TCMB’nin Eylül ayında faiz artırımı yapması gerektiğini düşünüyor çünkü TCMB her seferinde politika faizinin enflasyonun üzerinde belirlenmesi gerektiğini dile getiriyor. Piyasadaki bir başka kesim ise TCMB’nin Eylül ayı itibariyle faiz indirmeye başlayacağını buna neden olarak da TCMB’nin Eylül ayındaki enflasyonda baz etkisi nedeniyle düşme gerçekleşeceğini düşündüğünü dile getiriyor. Bir üçüncü kesim -ki ben de onlar arasındayım- TCMB’nin bu ay da son 5 ayda olduğu gibi faizi sabit tutacağını düşünüyor. Buradan da anlaşılacağı üzere şimdilik iyi giden küresel havaya rağmen içeride yüksek gelen enflasyonun para politikasında yarattığı belirsizlik TL üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor ve en azından 23 Eylül’e kadar da etmeye devam edecek.

Dolar/TL kurunda yukarıda değindiğim Powell’ın konuşması ve de düşük gelen tarım dışı istihdam verisi sonrasında o çok kritik destek seviyesi olan 8.30 altına gerileme gördük. Eğer yurt içi enflasyonda düşme olsaydı pozitif küresel hava ve iyi gelen ikinci çeyrek büyüme verisi sayesinde kurda 8.00 seviyesine doğru düşüş görmemiz işten bile değildi. Yazının yazıldığı sırada kurun yeniden 8.32 seviyesinden fiyatlandığını görüyorum. Peki, bundan sonra kurda yön ne olur diye bakacak olursak; kur için en olumsuz tablonun yurt içi enflasyon oranı olduğunu söyleyebilirim. Son açıklanan tarım dışı istihdam verisi sonrasında 21-22 Eylül FED FOMC toplantısının en azından şimdilik önemini yitirdiği görüşündeyim. Çünkü bu koşullarda şahin bir FED neredeyse imkânsız gibi. Haliyle 23 Eylül TCMB’nin alacağı faiz kararının kurun yönü için önemli olacağını düşünüyorum. TCMB’den faiz artışı gelmesi kurda hatrı sayılır bir geri çekilme yaratabilecekken aksine faiz indiriminin gelmesi kurda yukarı yönlü ivmelenme yaratabilir. TCMB’nin faizi sabit tutmasının kur üzerinde çok etkisinin olmayacağı kanaatindeyim.