2022'de 1,23 trilyon dolar değerinde olan ticari araç pazarının, 2022 yılından itibaren 2030 yılına kadar her yıl yüzde 3’lük birleşik büyüme kaydederek 1,65 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Hem gelişmekte olan, hem de gelişmiş ülkelerde artan harcanabilir gelir seviyeleri ve devam eden altyapı gelişimi, pazarın büyümesini teşvik ediyor. E-ticaret ile birlikte lojistik ve nakliye amaçlı küçük, orta ve ağır ticari araçlara yönelik talebin artması da pazarın büyümesine katkıda bulunmaya devam ediyor.

Sektörde Küresel Durum

Pazarın geneline bakıldığında; Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya-Pasifik bölgelerinde elektrikli otobüs ve ağır vasıta tescillerinde artış yaşanırken Kuzey Amerika, ticari araç pazarında 2022'de yüzde 59,61 ile en yüksek pazar payına sahip oldu.

Ticari araç sektörü son 10 yılda birçok teknolojik gelişme yaşadı ve bu eğilimin daha da yoğunlaşması bekleniyor. 2020 itibariyle otonom sürüş, sürücü geçersiz kılma sistemleri, biyometrik araç erişimi, kapsamlı araç takibi, aktif pencere görüntüleri, uzaktan araç kapatma, aktif sağlık izleme, dört silindirli süper arabalar, akıllı ve kişiselleştirilmiş araç içi pazarlama ve yeniden yapılandırılabilir gövde panelleri gibi yeniliklerin ticari araç pazarını yönlendirmesi bekleniyor

Küresel otobüs pazarı ise elektrikli otobüslere olan artan talebin etkisiyle 2021 yılında yaklaşık 45,4 milyar dolar değerine ulaştı. Otobüslerde Büyük Veri (Big Data) gibi en son teknolojilerin entegrasyonunun yardımıyla, pazarın 2022- 2027 tahmin döneminde daha fazla büyümeye tanık olması ve yüzde 7,4'lük birleşik büyüme kaydetmesi bekleniyor. Pazarın 2027 yılına kadar yaklaşık 67,3 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Türkiye’deki̇ Durum

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği'nin verilerine göre; Türkiye 2022 Ocak-Aralık döneminde, 398 bin 906 adet ticari araç ihracatı gerçekleştirdi. İhracatın 43 bin 635 adedi otobüs, midibüs ve minibüslerden oluştu.

Türkiye 2022 yılında 83 ülkeye toplamda 1,46 milyar dolarlık otobüs, minibüs ve midibüs ihracatı yaptı. En çok ihracat yapılan 3 ülke Fransa, Almanya ve İtalya oldu. Sektörün 2021'de 1 milyar 265 milyon 559 bin dolar olan ihracatı, 2022'de yüzde 16,10 artarak 1 milyar 469 milyon 272 bin dolara yükseldi.

2022 yılında 83 ülkeye otobüs-minibüs-midibüs satılırken 2021 yılında hiç ihracat yapılmayan Ürdün, İran, Kongo, Finlandiya, Andorra, Mozambik, Yeni Kaledonya, Moğolistan, Zimbabve, Laos, Belize, Kenya, Aruba ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ne de 2022 yılında otobüs, minibüs ve midibüs ihraç edildi.

2022 yılında en fazla otobüs, minibüs ve midibüs ihracatı yapılan ülke, 308 milyon 941 bin dolar ile Fransa oldu. İkinci sırada yer alan Almanya’ya 160 milyon 928 bin dolar ihracat yapılırken sektör temsilcileri, üçüncü sıradaki İtalya'ya 146 milyon 369 bin dolar ihracat yaptı.

2022 yılında Portekiz’e yapılan otobüs, minibüs ve midibüs ihracatı 28 milyon 667 bin dolardan 100 milyon 407 bin dolara çıktı.

Macaristan'a yapılan otobüs, minibüs ve midibüs ihracatı ise 56 milyon 66 bin dolardan 69 milyon 482 bin dolara yükseldi. Macaristan, geçen yıl en çok otobüs, minibüs ve midibüs ihracatı yapılan 5'inci pazar oldu. Sektör temsilcileri, 2022 yılında 6’ncı sıradaki İsrail'e 65 milyon 978 bin, 7'nci Birleşik Krallık'a 53 milyon 939 bin, 8'inci İspanya'ya 49 milyon 609 bin, 9'uncu Romanya'ya 48 milyon 522 bin ve 10'uncu sıradaki Azerbaycan-Nahcivan’a 47 milyon 666 bin dolar ihracat yaptı.

Otobüs, minibüs ve midibüs üreticilerinin ihracatını en çok artırdığı ülkelerden biri ise ABD olarak kayıtlarda yer aldı. 2022 yılında bu ülkeye ihracat bir önceki yıla kıyasla, 8 milyon 725 bin dolardan 39 milyon 475 bin dolara yükseldi.

Polonya'ya ihracat 8 milyon 448 bin dolardan 35 milyon 990 dolara, Karadağ'a ihracat 81 bin dolardan 3 milyon 802 bin dolara, Katar'a ihracat ise 230 bin dolardan 5 milyon 398 bin dolara ulaştı.

1- Elektrikli Araçlar

Otomotiv sektörünün geleceğini, elektrikli araçlar şekillendirmektedir. İçten yanmalı otomobillerdeki aktarma organlarında tipik olarak 2 bin birim parça bulunurken, hibrit ve elektrikli otomobillerin aktarım organlarında ise içten yanmalı otomobillerin yaklaşık yüzde 1’i kadar yani 20’ye yakın parça bulunmaktadır. İçten yanmalı motorlar, yerleşik yakıt enerjisini itme gücüne dönüştürürken verimsiz olup enerjinin çoğu ısı olarak harcanmaktadır. Diğer taraftan, elektrikli motorlar depolanmış enerjiyi aracı sürme gücüne dönüştürürken çok daha verimlidir ve elektrik tahrikli araçlar hareketsizken veya kendi kendine giderken enerji harcamazlar. Bununla beraber frenin tutması sırasında bir miktar enerji kaybedilir ve yeniden üretimli frenleme sayesinde yeniden kullanılır. Yeniden üretimli frenleme, frenleme esnasında kaybedilen enerjinin 5’te 1’i kadarını tutar. Dizel motorlar, yüzde 20’lik verimliliğe sahipken, elektrik motorlu araçlar yüzde 80 civarı verimliliğe sahiptir.

Otomobiller için üretilen parçalarda ise plastik kullanımına doğru geçiş artmaktadır. Örneğin küresel otomotiv menteşe üreticisi bir şirket, araçlardaki hafif konstrüksiyon ile ilgili adım atarak karbon fiber takviyeli plastikten menteşe geliştirmiş ve bu ürünü seri üretim seviyesine ulaştırmayı başarmıştır. Bu üretimde plastik şekillendirmek için ısıl biçimlendirme kullanan şirket, üretilen parçaların ağırlığını yüzde 56 oranında azaltmıştır. Bu yöndeki çalışmalarının amacı, gelecekteki trendlerden birisi olan elektrikli araç üretimindeki ihtiyaçları karşılamaktır. Elektrikli araçlardaki fazladan ağırlığın, gövde parçalarındaki ağırlık azaltılması ile dengelenmesi gerekmektedir.

Elektrikli araç pazarı gittikçe büyümesine rağmen satışlar, dünyanın sadece bir kısmı ile sınırlıdır. Tam elektrifikasyon yarışı devam ederken Çin, Avrupa ve ABD küresel elektrikli araç satışlarının yaklaşık yüzde 95'ini oluşturmaktadır. Dünyanın geri kalanı ise bu ülkelere yetişmek için mücadele etmektedir.

Elektrikli Araç Pazarını Etkileyen Dinamikler

1-) Pillerin Maliyetinin Düşürülmesi

Teknolojik gelişmeler ve büyük hacimlerde toplu ölçekte elektrikli araç pillerinin üretilmesi sayesinde, pillerin maliyeti son 10 yıldır azalmaktadır. Elektrikli araçların en pahalı parçalarından biri olan pillerinin maliyetini azaltması, elektrikli araçların maliyetinin düşmesine neden oldu. 2010 yılında, bir EV pilinin fiyatı kWh başına yaklaşık 1.220 dolarken 2022 yılında fiyatların kWh başına 135 dolara düştüğü görülmüştür. Bunun nedeni; bu pillerin üretim maliyetlerinin düşürülmesi, katot malzeme fiyatlarının düşürülmesi ve daha yüksek üretim hacimleri vb. sebeplerdendir. Elektrikli araç pillerinin fiyatlarının 2030 yılına kadar kWh başına 73 dolara kadar düşmesi bekleniyor. Bu da elektrikli araçların yapım maliyetini büyük ölçüde azaltacaktır.

2-) Alternatif Pil Teknolojileri

Dünyada muhtemelen elektrikli araçların öngörülebilir geleceği için yeterli miktarda lityum olsa da, pil geri dönüşüm programlarını desteklemek ve bu ham maddeleri kullanmayan alternatif pil kimyalarını keşfetmek için çok sayıda neden var. Faraday Enstitüsü, dünya genelinde otomotiv uygulamaları için alternatif pil teknolojilerini araştıran bir dizi araştırma programını desteklemektedir. Böyle bir girişim, İskoçya'daki St. Andrews Üniversitesi tarafından yürütülen bir sodyum-iyon araştırma projesi olan Nexgenna'dır. Dr Irvine ve Nexgenna'daki ekibi, sodyumun dünya çapında lityumdan çok daha erişilebilir bir kaynak olduğunu öne sürüyor. Sodyumiyon pilleri; mevcut pil üretim tesisleri kullanılarak üretilebildiğinden, lityuma alternatifler aramak için ikna edici bir senaryo sunmaktadır. 

3-) Şarj Altyapısının Eksikliği

Dünyanın birçok ülkesinde az sayıda elektrik araç şarj istasyonu bulunmaktadır. Bu, araçların şarj olmasında problem yaratarak elektrikli araçlara olan talebi azaltabilir. Birçok ülke, elektrikli araç şarj altyapısı geliştirmek için çalışıyor olsa dam bazı bölgeler dışında çoğu ülke uygun sayıda elektrikli araç şarj istasyonu geliştiremedi. Dünya çapında iyi gelişmiş bir elektrikli araç şarj ağı olduğunda elektrikli araçlara olan talep artacaktır. Çoğu ülke, bölgelerinde henüz bu tür şarj ağları geliştirmedi. Hollanda, 100 km başına 48 şarj istasyonu ile en yüksek elektrik araç şarj istasyonu yoğunluğuna sahip ülke konumundadır.

4-) Hükümet Girişimleri

Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, araç emisyonlarını azaltmak için 2030 ve 2050 hedeflerini belirledi. Örneğin; ABD hükümeti, şarj istasyonları gibi elektrikli araç altyapısını teşvik etmek için 2017 yılında 5 milyar dolar yatırım yaptı. Birçok hükümet, düşük veya sıfır kayıt ücreti ve ithalat vergisi, satın alma vergisi ve yol vergisinden muafiyet gibi çeşitli teşvikler sağlamaktadır. Kasım 2019'da Alman otomobil üreticileri, zararlı emisyonları azaltmak amacıyla içten yanmalı motorlardan pille çalışan motorlara geçiş için elektrikli otomobillere yönelik nakit teşviklerini artırdı. Ayrıca, 2020'de Birleşik Krallık hükümeti, 2025 yılına kadar tüm otobüsleri tamamen elektrikli hale getirme hedefiyle 200 elektrikli otobüsü onayladı, bu da her yıl yaklaşık 7 bin 400 ton karbondioksit tasarrufu sağlayabilir. Avrupa'daki büyük teşvik ve sübvansiyonlar nedeniyle elektrikli araç satışında yüksek bir büyüme oranı gözlemleniyor. Bu durum aynı zamanda şarj kabloları, konektörler, adaptörler ve taşınabilir şarj cihazları gibi elektrikli araç şarj işlemleriyle ilişkili bileşen ve ekipmanlara olan talebin artmasına neden oldu.

5-) Elektrikli Araç Şarj Altyapısının Yetersiz Standardizasyonu

Elektrikli araç pazarının büyümesi ve şarj yüklerindeki değişkenlik gibi faktörler, elektrikli araç şarj istasyonlarının standardizasyon ihtiyacını doğurmuştur. Belirli elektrikli araç şarj istasyonları yalnızca belirli bir voltaj türüyle uyumlu olabilir. Örneğin; AC şarj istasyonları, seviye 1 şarj istasyonları aracılığıyla 120V AC ve seviye 2 şarj istasyonları aracılığıyla 208/240V AC voltaj sağlar. DC şarj istasyonları ise 480V AC üzerinden hızlı şarj sağlıyor. Uygun bir ekosistemin geliştirilmesi ve elektrikli araç satışlarında artış için hükümetlerin şarj altyapısını standart hale getirmesi gerekiyor. Farklı ülkeler, hızlı şarj için farklı standartlar kullanmaktadır. Japonya, CHAdeMO kullanırken Avrupa, ABD ve Kore ise CCS kullanmaktadır. Çin de GB/T kullanmaktadır. Hindistan hükümeti, Hindistan hızlı şarj yöntemlerinde standardizasyona ulaşamadığından hem CHAdeMO, hem de CCS yöntemlerinin kurulumunu zorunlu kılmıştır. Bu yetki, şarj istasyonlarının kurulum maliyetini artırsa da Temmuz 2019'da hükümet yönergeleri değişti ve şarj istasyonu geliştiricilerinin tercih ettikleri yöntemi seçmelerine izin verdi. ABD merkezli elektrikli otomobil üreticisi Tesla, Tesla'ya özgü ve diğer elektrikli araçlar için kullanılamayan yüksek performanslı süper şarj cihazları kullanmaktadır. Ülkeler arasında standardizasyon olmaması, şarj istasyonlarının kurulumunu etkileyebilir ve elektrikli araç şarj istasyonu pazarının büyümesine engel oluşturabilir.

Elektrik Araçlarda Küresel Durum

Elektrikli otomobil satışları (tamamen elektrikli ve plug-in hibrit otomobiller dâhil), 2021'de ikiye katlanarak 6,6 milyona adede ulaştı. 2021 yılı sonu itibarıyla dünyada elektrikli araba sayısı, yaklaşık 16,5 milyon oldu ve 2018'deki miktarın üç katına çıktı. Küresel elektrikli araç satışları, 2022 yılında da güçlü bir şekilde büyümeye devam etti. 2022'de EV satışları yüzde 55 büyüme kaydederek 10,2 milyon adedin üzerine çıktı. EV'ler; 2021'deki %9'a kıyasla, 2022'de dünyadaki binek araç satışlarının yüzde 14'ünden fazlasını oluşturdu. Elektrikli araç satışlarının 2023 yılı sonuna kadar yaklaşık 17 milyon adede ulaşması beklenmektedir. EV satışlarının 2027 yılında 869,30 milyar dolar tutarında bir pazar hacmine ulaşması beklenmektedir.

Küresel elektrikli otobüs pazar büyüklüğünün ise yerel ve uluslararası kuruluşların sürdürülebilir mobiliteyi benimsemeye yönelik tutarlı çabalarıyla 2027 yılına kadar 53 milyar dolarlık bir değere ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayınlanan raporda, dünyada elektrikli araçların pazar payının, model çeşitliliği ve yeni yatırımlarla 2025'e kadar yüzde 29'a yükseleceği tahminine yer verilmiştir. Raporda; küresel elektrikli araç stokunun 2030‘da145 milyon araca genişleyebileceğini iddia edilirken, çevresel faydalara ilişkin farkındalığın artmasıyla bu sayının önemli bir bölümünü elektrikli otobüslerin oluşturacağı tahmin edilmektedir. 

Elektrik Araçlar Alanında Türkiye’de Yaşanan Gelişmeler

Türkiye’nin ilk elektrikli ve SUV model aracı olan TOGG, 2023 Mart ayı itibariyle ön sipariş almaya başlamıştır. Araç, hafif taşıtlar içerisinde payı artan SUV tip araç olmakla beraber küresel bir trend olan elektrikli araç teknolojisi ile dikkati çekmektedir. Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) tarafından geliştirilen otomobilin seri üretimi 2023 Mart ayı itibariyle başlamıştır. Togg'un Gemlik fabrikasının, yeni modellerin gelişi ile birlikte 2026 yılında 100 bin adet üretim kapasitesine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Yerli otomobil, aynı zamanda IoT ve akıllı yaşam özelliklerine sahip olacaktır. Örneğin; ilgili yazılımsal alt yapının hazırlanması halinde yerli otomobilden evdeki buzdolabı, lambalar ve diğer ev aletleri kontrol edilebilecek, otomobildeki ekrandan eve yemek siparişi verilebilecektir. Bu teknolojinin altyapısını, yurt dışı bağlantılı bir Türk startup şirketi geliştirecektir.

Bununla beraber, TOGG’un Çin’li lityum iyon pili üreticisi Farasis Energy ile ortaklığında kurulan SİRO, ilk prototip bataryasının üretim ve testlerini 2022 yılında başarıyla tamamladı. Gemlik’te kurulumu devam eden seri üretim hatlarının devreye alınmasıyla birlikte, Gebze’deki Batarya Geliştirme Merkezi’nde yeni jenerasyon batarya modül ve paketlerinin yanında batarya hücrelerinin de geliştirilmesi planlanmaktadır.

Türkiye’de 2030 yılına kadar TOGG başta olmak üzere 2 milyondan fazla elektrikli aracın yollarda olacağı öngörülürken, artan elektrikli araç kullanımına paralel olarak 250 binden fazla şarj noktasına ihtiyaç duyulacağı ifade edilmektedir.

Otobüs ve minibüs üretimi yapan TEMSA ise ilk elektrikli otobüs ihracını 2020 yılında İsveç'e y a p m ı ş t ı . 2021 yılında, TEMSA ile ASELSAN iş birliğiyle g e l i ş t i r i l e n T ü r k i y e ’ n i n ilk yüzde 100 yerli elektrikli araç olan Avenue EV ise seri üretime hazır hale getirildi. TEMSA; yeni elektrikli araç modeli olan LD SB E’yi, Hannover’de düzenlenen IAA 2022 Transportation Fuarı’nda tanıttı. Avrupalı bir şirket tarafından üretilen ilk elektrikli şehirlerarası otobüs olma özelliğine sahip LD SB E ile elektrikli ürün gamındaki araç sayısını 5’e çıkaran TEMSA, gelecek 3 yıl içinde elektrikli araçların toplam üretim içerisindeki payını yüzde 50’ye yükseltmeyi hedeflemektedir.

Son 3 yılda, Türkiye’nin elektrikli minibüs ve otobüs ihracatının yüzde 90’ınına yakınını yapan KARSAN; 2022 yılında, e-ATAK modeli ile Avrupa’nın en büyük elektrikli midibüs filosunun satışına imzasını attı. KARSAN; proje kapsamında Lüksemburg’un şehir içi ve şehirlerarası hatlarında çalışmak üzere, 6 operatöre toplam 89 adet e-ATAK satışı gerçekleştirdi.

2- Otonom Sürüş ve Araç Paylaşımı

Yapay zekâ, makine öğrenimi gibi alanlarda kaydedilen hızlı ilerleme, karmaşık trafik durumlarında bile insan müdahalesi gerektirmeyen otonom araçların geliştirilmesini mümkün kılmaktadır. Artan nüfus rakamları ve daha yüksek hareketlilik talepleri nedeniyle, araçlar ile kat edilen mesafelerin artmaya devam edeceği öngörülmektedir. Avrupa'daki kişisel kilometrelerin 2030'a kadar yüzde 23 artarak 5,88 trilyon kilometreye çıkabileceği varsayılmaktadır. ABD’de yüzde 24, Çin'de yüzde 183 artış öngörülmektedir. Avrupa'da kat edilen kilometrenin yüzde 40'ının ise 2030'a gelindiğinde otonom araçlarla karşılanacağı tahmin edilmektedir. Otonom araçların, gelecekte geleneksel araç kullanımında olduğundan daha çok yaygınla şacağı düşünülmektedir. Bu nedenle, yıllık kat edilen kişi başı kilometre önemli ölçüde artabilir.

Araç kullanım ömürleri ile ilgili iki ayrı hipotez bulunmaktadır. Birincisi, araçların daha aktif kullanılması sonucu ömrünü kısaltacak olup daha çabuk değişimleri anlamına gelmektedir. Bir diğer hipotez ise, araçlardaki kaza oranında önemli bir düşüş yaşanmasına bağlı olarak araç kullanım ömrünün daha uzun olabileceği yönündedir. Buradaki kullanım ömür uzunluğu, aracın kat edebileceği mesafeyi temsil etmektedir. Bakım ve onarım maliyetlerinde beklenen düşüş, kaza oranlarında öngörülen azalma, otomobillerin çok daha fazla yol kat edebileceği anlamına gelmektedir.

Dünyada otomotiv mühendisliğinin çatı örgütleri tarafından belirlenen 6 temel otonom sürüş seviyesi bulunuyor. Bu otonom seviyeleri en düşükten yükseğe Seviye 0, Seviye 1, Seviye 2, Seviye 3, Seviye 4 ve Seviye 5 şeklinde sıralanıyor. Seviye 4 otonomda; önceden belirlenmiş rotalarda, direksiyonun tüm kontrolü, frenleme ayarı, hızlanma/yavaşlama özellikleri, araç ve yol takibi görevleri, sürücüye gerek kalmadan, akıllı sistemler tarafından kontrol ediliyor. Bu seviyede ayrıca trafiğin akışına göre karar gerektiren dönme, sinyal verme ve şerit d e ğ i ş t i r m e gibi eylemler araç tarafından yapılıyor. Otonom sürüş ile ilgili olumlu öngörülerin yanı sıra bir takım soru işaretleri de oluşmaktadır. Araçların kaza oranında düşüş yaşanmasına rağmen kaza sonrasındaki sorumluluk yapay zekanın etik boyutunu düşündürmektedir. Hatalı bir otonom sürüş tecrübesi sonucu kaza meydana gelirse sorumlunun kim olacağı konusu, ülkelerin otonom sürüş ile ilgili yasal altyapı hazırlaması önünde engel niteliğindedir.

Son yıllarda, birçok büyük şehir araç paylaşım olanakları sunmaktadır. Genellikle pilot projeler veya vatandaş girişimleri olarak yürütülmekle birlikte, otonom araçların tanıtılmasıyla ekonomik olarak uygulanabilir hale geleceği öngörülmektedir Artık çevredeki ortak bir aracın aranmasına gerek kalmayacak, bunun yerine kullanıcının bulunduğu her yere uygun ve ‘talep üzerine’ servis aracılığıyla araç sipariş etmek mümkün olacaktır.

3- Karavanlar

2020 yılında ortaya çıkan Covid-19 salgını ile dünyada birçok alışkanlığın değiştiği gibi turizm alışkanlıkları da değişmiş, kamp ve karavan turizmi ön plana çıkmıştır. Tatil merkezleri her ne kadar büyük ve açık alanlara kurulu da olsa, sağlık endişeleri nedeniyle insanların mesafeleri kendilerinin ayarlayabilmesine imkân tanıyan hareketli konaklama araçları olan karavanların yerini alması hususunda zorluk yaşamıştır. Bu açıdan kamp ve karavan turizminin “izole tatil” arayışı olan insanlar tarafından özellikle tercih edilmiş ve bununla birlikte, dünayada para kazanmanın dijital yollarının ortaya çıkması nedeniyle artan hane geliri ve kamp yapmanın sağlığa faydaları konusunda artan farkındalık, pazarın büyümesini teşvik eden başlıca unsurlardan biri konumuna gelmiştir. Karavan ve motorhome pazarı, 2021'de 52,54 milyar dolar değerindeydi. 2021 yılından itibaren her yıl yüzde 7,82'lik birleşik büyüme kaydederek 2030 yılına kadar 96 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Kuzey Amerika, karavan ve motorhome satışları açısından en büyük pazardır. Kuzey Amerika'daki hanelerin yüzde 11'inde karavan mevcuttur. ABD'de 1 milyondan fazla hane tam zamanlı olarak karavanlarda yaşamaktadır. Sektör, ABD’de 680 binden fazla kişiyi istihdam ederek ülke ekonomisine toplam 140 milyar dolar katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, karavan ve motorhome, ABD ekonomisindeki küresel endüstrilerden biri konumundadır.

Karavanlar için; pandeminin de etkisiyle dünya genelinde, özellikle Avrupa ülkelerinden gelen talepte önemli bir artış olmuş ve 2020 yılından itibaren Avrupa’da Kuzey Amerika’ya kıyasla daha yüksek sayıda karavan satışı olmuştur. Geniş bir kamp alanı ağına sahip olan Almanya, karavan ve motorhome satışlarında Avrupa’daki en büyük paya sahip olmuştur.

Türkiye’de ise 2021 yılı sonunda motorlu karavanlara gelen ÖTV indirimi ile beraber pozitif ivme kazanan sektörde, yerli karavan üretiminin önünün açılması ve ürünlere erişilebilirliğin daha da artması beklenmektedir. Türkiye karavan sektörü temsilcileri, gelen ÖTV indiriminin ardından Avrupa'ya yıllık 30 bin adetlik satış yapılmasını beklemektedir.

4- Hidrojenli Otobüsler

Hidrojenli otobüs pazarı, öncelikle doğal kaynakların tükenmesi ve çevresel koşulların bozulmasına ilişkin endişelerin artmasıyla desteklenmektedir. Çevreyi kirletmediği, sıfır emisyona sahip olduğu, yüksek enerji verimliliği içerdiği ve ayrıca hızlı yakıt ikmali sistemine sahip olduğu için çevreye birçok 

faydası görülmektedir. Bunların yanı sıra yağa bağımlılığı azaltır ve dizel otobüslere göre daha fazla güvenlik sağlar. Bu otobüsler, benzinli ve dizel araçlar gibi geleneksel ulaşım türlerinin aksine çevre dostu ve sürdürülebilir bir ulaşım seçeneği sunmaktadır.

Hidrojen yakıtlı otobüsler, otobüslere güç sağlamak için elektrik üretmek üzere hidrojen ve havayı kullanır ve otobüsten çıkan tek atık sudur, bu nedenle bu otobüsler daha çevre dostu bir ulaşım şeklidir. Buna kıyasla, uzun mesafeli rotalarda çalışan tek bir dizel otobüs tipik olarak yılda 100 ton karbondioksit salınımı yapmaktadır. Hidrojen yakıt hücreli otobüslerin işletme maliyeti, dizelle çalışan otobüslere göre daha düşüktür. Hidrojenli otobüsler, daha kısa yakıt doldurma sürelerine sahiptir ve daha uzun mesafeler kat edebilir. Ayrıca daha iyi manevra kabiliyetine sahiptirler. Hidrojenli otobüslerin yakıt hücresi yığınları nispeten hafiftir. Otobüsler için çok önemli bir husus olan aracın ağırlığına da önemli derecede etki etmezler. Bununla birlikte hidrojen yakıt hücreleri, dizel yakıt ve lityum iyon pillere göre birim kütle başına daha fazla enerji içerir.

Teknolojik olarak hidrojen yakıt hücreli otobüs pazarı; proton değişim membranlı yakıt pilleri, doğrudan metanol yakıt pilleri, fosforik asit yakıt pilleri, çinko-hava yakıt pilleri ve katı oksit yakıt pilleri olarak bölümlere ayrılmıştır. Proton değişim membranlı yakıt hücresi segmentinin gelecekte muazzam bir şekilde büyümesi beklenmektedir. Bu teknoloji, hidrojen ve oksijenin elektrokimyasal reaksiyonunda açığa çıkan kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürür. Proton değişim membranlı yakıt hücreleri, hidrojen yakıt hücreli otobüs araçları için idealdir ve EV endüstrisinde en çok talep edilen teknolojilerden biridir.

Pazarın, 2023’de 8,45 milyar dolar değerine ulaşması ve 2023 yılından itibaren her yıl yüzde 67'lik astronomik büyüme kaydederek 2033 yılına kadar 1,42 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. ABD eyaleti Kaliforniya, 2025 sonuna kadar 1,5 milyon sıfır emisyonlu araç hedefine ulaşmak için hidrojenle çalışan araçlara 100 yakıt ikmal istasyonunun üretimi için fon sağladı. Çevre sağlığı ve güvenliğini teşvik etmek için dünya çapında birçok hükümet tarafından uygulanan benzer politikaların, hidrojen otobüslerinin benimsenmesini kolaylaştırması bekleniyor. Almanya’nın hidrojenli otobüs pazarına önemli ölçüde katkıda bulunacağı öngörülmektedir. Ülkede artan hidrojen yakıt hücreli otobüsler, yeşil ekonomiye geçişi hızlandırmaktadır. Çin’de düzenlenen 2022 Kış Olimpiyatlarında, 800'den fazla hidrojen yakıt hücreli otobüsün dolaşımına tanıklık edildi. Çin’de artan hidrojenli otobüs üretimi ve satışının pazar büyümesini hızlandıracağı tahmin edilmektedir.