2025 itibarıyla dünya enerji sektörü, tarihinin en hızlı dönüşüm süreçlerinden birini yaşamaktadır. Yenilenebilir enerji yatırımları, iklim kriziyle mücadele, enerji güvenliği ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle rekor seviyelere ulaşmıştır. Yalnızca son bir yıl içinde, dünya genelinde yaklaşık 600 GW’lık yeni yenilenebilir enerji kapasitesi devreye alınmış; bu kapasitenin %70’inden fazlasını güneş ve rüzgâr enerjisi oluşturmuştur. Çin, Hindistan, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere büyük ekonomiler, enerji arzında fosil yakıtların payını azaltmak adına politika ve teşviklerini artırmış; AB’nin REPowerEU planı kapsamında gaz ithalatı 2021'e kıyasla %60 oranında azalmıştır. (European Commission, 2022).
Bununla birlikte, enerji dönüşümünün önünde ciddi zorluklar da bulunmaktadır. Özellikle şebeke altyapılarının yetersizliği, yenilenebilir kaynakların entegrasyonunu sınırlarken; jeopolitik gerilimler ve tedarik zinciri sorunları, küresel enerji güvenliğini tehdit etmektedir. Dünya Bankası’nın 2025 yılında önerdiği “tüm kaynakları kapsayan enerji stratejisi”, bu dönüşümde esnekliği artırmayı ve doğal gazdan nükleer enerjiye kadar tüm seçenekleri değerlendirmeyi öne çıkarmaktadır. (Reuters, 2025) Bu çerçevede, enerji sektörü yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve jeopolitik anlamda da küresel gündemin merkezinde yer almaktadır.
Türkiye Enerji Sektörü
2025 yılı itibarıyla Türkiye enerji sektörü, enerji arz güvenliği, dışa bağımlılığın azaltılması ve yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması hedefleri doğrultusunda yeniden şekillenmektedir. Mart 2025 itibarıyla toplam elektrik üretiminin %47,93'ü yenilenebilir kaynaklardan sağlanmış; özellikle güneş ve rüzgâr enerjisinde yeni kapasite artışları dikkat çekmiştir. Aynı dönemde, Karadeniz gazının sisteme dâhil edilmesiyle birlikte yerli doğalgaz üretimi artmış ve 3,5 milyon haneye yerli gaz sağlanmıştır. Elektrik ihracatında ise komşu ülkelere yönelik artış eğilimi devam etmekte; enterkonneksiyon kapasitesinin 2035 yılına kadar 6,8 GW'a çıkarılması planlanmaktadır. Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda hazırladığı enerji dönüşüm planı, yeşil hidrojen, enerji verimliliği ve şebeke modernizasyonu gibi alanlarda stratejik yatırımları öne çıkarmaktadır.
Türkiye Enerji Sektörü Verileri
Enerji ithalatı 2025 yılı Ocak ayında 6,38 milyar $ olarak gerçekleşmiş olup, 2024 Ocak ayına göre %1,9 azalmıştır. Enerji ithalatının toplam ithalat içindeki payı ise aynı dönemde %24,9’dan %22,2’e düşmüştür. Enerji ihracatı payı ise 2025 yılı Ocak ayında 1,27 milyar $ olarak gerçekleşmiş olup 2024 Ocak ayına göre %5,1 azalmıştır. Enerji ihracatının toplam ihracat içindeki payı ise aynı dönemde %6,7’den %6,0’a düşmüştür.
Elektrik
Türkiye’nin enerji politikasının temel hedeflerinden biri, dış ticaret açığını azaltmak amacıyla elektrik üretiminde yerli kaynak kullanımını artırmaktır. Buna paralel olarak, 2023 yılında yerli kaynakların elektrik üretimindeki payı %56 iken, 2024 yılının ilk yarısında bu oran %66’ya yükselmiştir.
2023 yılında Türkiye, komşu ülkeleri Bulgaristan, Gürcistan, Suriye ve Yunanistan ile elektrik ticareti gerçekleştirmiştir. Bu dönemde elektrik ithalatının %77’si Gürcistan’dan, %21’i ise Bulgaristan’dan yapılmıştır. Elektrik ihracatında ise en yüksek pay %54 ile Yunanistan’a, ikinci sırada ise %26 ile Suriye’ye ihracat gerçekleştirilmiştir.
2024 yılının ilk yarısında da benzer şekilde elektrik ticareti sürmüştür. En fazla elektrik ithalatı 1.018 GWh ile Gürcistan’dan yapılmış ve toplam ithalatın %68’ini oluşturmuştur. Bulgaristan 331 GWh (%22) ile ikinci sırada yer almıştır. Aynı dönemde en çok elektrik ihracatı 405 GWh (%38) ile Bulgaristan’a, ardından 336 GWh (%31) ile Suriye’ye yapılmıştır.
Doğalgaz
Türkiye’de doğal gaz arzı, uzun vadeli Boru Gazı ve LNG sözleşmeleri yoluyla yapılan ithalatla sağlanmaktadır.
Boru gazı ithalatı hâlen ana kaynak olmayı sürdürürken, LNG’nin Türkiye’nin doğal gaz ithalatındaki payı giderek yükselmektedir. Buna karşın 2024 yılının ilk yarısında toplam ithalat, bir önceki yılın aynı dönemine göre %11 azalarak 26,6 milyar m³’ten 23,7 milyar m³’e gerilemiştir.
Petrol
2024 yılı Ocak ayında ham petrol ithalatı 2,42 milyon ton olarak gerçekleşti. 2025 Ocak ayında ise bu miktar, bir önceki yılın aynı ayına göre %2,4 azalarak 2,36 milyon tona düştü. Ayrıca, Ocak ayındaki ham petrol ithalatı Aralık ayına kıyasla %4,6 oranında geriledi.
Petrol ürünleri ithalatı ise 2024 yılı Ocak ayında 1,41 milyon ton seviyesindeydi. 2025 Ocak ayında bu rakam, yıllık bazda %0,9 artışla 1,42 milyon tona yükseldi. Ancak Aralık ayına göre ithalat %17,3 oranında azaldı.
Bor
2025 yılı Ocak ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre ihracat %8,7 oranında artarak 78,6 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde ithalat ise %742 oranında artarak 661 bin dolar seviyesine ulaşmıştır.
Bor dış ticaretinde 2024 yılı Ocak ayında yaklaşık 72,3 milyon dolar dış ticaret fazlası verilmişken, bu rakam 2025 yılı Ocak ayında artarak yaklaşık 78 milyon dolara yükselmiştir.
Sürdürülebilirlik
Türkiye'nin enerji sektöründe sürdürülebilirlik son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Özellikle yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlar dikkat çekici bir şekilde artış göstermektedir. Güneş ve rüzgâr enerjisi, bu dönüşümün merkezinde yer almakta ve Türkiye’nin toplam enerji üretimi içinde giderek daha büyük bir paya sahip olmaktadır.
Devletin net sıfır emisyon hedefini 2053 yılı için belirlemesi, bu alandaki politikaların daha kararlı bir şekilde uygulanmasına zemin hazırlamıştır. Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımların yanı sıra, enerji verimliliği ve elektrifikasyon da bu sürecin önemli parçalarıdır. Enerji şirketlerinin sürdürülebilirlik raporları, özel sektörün de bu dönüşüm sürecine aktif biçimde katıldığını göstermektedir.
Ancak, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılabilmesi için bazı yapısal engellerin aşılması gerekmektedir. Türkiye’nin güneş enerjisinde hedeflediği kurulum kapasitesine ulaşabilmesi için mevcut hızını önemli ölçüde artırması gerekmektedir. Ayrıca elektrik üretiminde ithal kaynaklara olan bağımlılığın azalmaması, enerji arz güvenliği ve karbon emisyonları açısından kritik bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. (Yeşil İş Platformu)
Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye, sürdürülebilir enerji dönüşümünde olumlu bir ivme yakalamış olsa da, bu ivmenin korunması ve hızlandırılması, gelecek yıllarda atılacak stratejik adımlara bağlıdır.
Sektörün Geleceği
Türkiye enerji sektörünün geleceği, küresel enerji dönüşüm trendleri ve ülkenin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda yeniden şekillenmektedir. Önümüzdeki dönemde yenilenebilir enerji kaynakları, özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi, enerji üretiminin merkezine yerleşecektir. 2035 yılına kadar yenilenebilir kaynakların toplam kurulu kapasite içindeki payının %65’e ulaşması hedeflenmektedir. Artan yenilenebilir enerji üretimiyle birlikte enerji depolama teknolojileri, akıllı şebekeler ve dijital altyapı yatırımları da büyük önem kazanacaktır. Enerji sektöründe dijitalleşme sayesinde arz-talep yönetimi daha etkin hale gelirken, enerji verimliliği de artacaktır.
Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte şarj altyapısına olan ihtiyaç hızla büyüyecek; bu da enerji talep yapısında değişim yaratacaktır. Türkiye’de özel sektörün enerji yatırımlarındaki rolü giderek artmakta ve şirketler sürdürülebilirlik kriterleri çerçevesinde hareket etmektedir. Ayrıca, enerji güvenliği kapsamında yerli kaynakların daha etkin kullanımı ve yeni doğalgaz keşifleriyle dışa bağımlılığın azaltılması hedeflenmektedir. Ancak bu süreçte çevresel sürdürülebilirlik dikkate alınarak fosil yakıtların kademeli olarak sistemden çıkarılması da önemli bir dönüşüm alanı olacaktır. Tüm bu gelişmeler, Türkiye'nin daha temiz, dijital ve dirençli bir enerji sistemine geçiş yapacağını göstermektedir.