Bursa iş dünyasının köklü yemek sanayi firmalarından biri olan Kayra Yemek, sektörün yalnızca lezzet ve kalite odaklı yüzünü değil, aynı zamanda girişimcilik ruhunun güçlü yansımalarını da temsil ediyor. Şirketin Genel Müdürü ve BTSO 47. Meslek Komitesi Başkanı Tayfun Kurdal, BTSO Ekonomi dergisine verdiği röportajda girişimcilik serüveninden sektördeki kırılma anlarına, genç girişimcilere yol gösterecek tavsiyelerden gıda ve yemek hizmetleri alanındaki güncel gelişmelere kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu. Kurdal, iş dünyasına attığı ilk adımlardan bugüne uzanan yolculuğunda karşılaştığı fırsatları ve zorlukları paylaşırken, aynı zamanda sektördeki dönüşümlere ışık tutan deneyimlerini de aktardı.

Yemek sektörüne adım atma hikayeniz nasıl başladı?

1996 yılında Küçükbalık’ta bir lokantaya ortak olarak serüvenimiz başladı. O dönemde, biz de dahil olmak üzere toplam 5 kişi çalışıyorduk. Yaklaşık bir yıl süren ortaklığımız, ortağımızın ayrılmasıyla sona erdi ve işin tüm sorumluluğu bize kaldı. Lokantanın yanı sıra taşıma yemek hizmeti de vermeye başladık. Yemek sayımız hızla artınca, 1999 yılında ilk mutfağımızı Fatih Mahallesi’nde kurduk. Yaklaşık 2.500 m² büyüklüğünde bir mutfağımız vardı.

Bir aile şirketiyiz; kardeşlerimle birlikte işe koyulduk ve işimizin her aşamasında yer aldık. Gerektiğinde aşçılarımızla birlikte yemek pişirdik, şoförlerimizle birlikte yemek dağıttık. Lokantamızda garsonluk yaptık ve kısa sürede büyümemiz devam etti. Bugün bu serüvenin 28. yılındayız. Elbette bu 28 yılda anlatılacak pek çok anımız ve edindiğimiz acı tecrübelerimiz oldu.

Ancak esas büyümemiz, 2018 yılında Bursa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni mutfağımıza taşınmamızla başladı. Burada, Türkiye’nin en teknolojik mutfağı diyebileceğim modern bir tesis kurduk. Şu anda 365 çalışma arkadaşımızla günde 29 bin kişiye hizmet veriyoruz.

Firmanızın geleceğe yönelik hedefleri ve Türkiye geneline yayılma vizyonunuz hakkında neler söylersiniz?

28 yıl nasıl geçti anlamadık ama bu süreç elbette kolay olmadı. Biz her zaman şu prensiple hareket ettik: Kalite zorlansa da her zaman kazanır. Bu nedenle ekip olarak öncelikle hammaddemizin en iyisi olması gerektiğine karar verdik. Ayrıca çalışanlarımızın kalifiye ve istikrarlı olmasına büyük önem verdik ve bunu başardık.

Amacımız şirketimizi yalnızca üçüncü kuşaklara taşımak değil; profesyonellerin yönettiği, markalaşmış ve güçlü bir firma haline getirmek. Üstelik bu hedefi yalnızca Bursa ile sınırlı tutmak istemiyoruz; markamızı Türkiye genelinde bilinir kılmayı amaçlıyoruz. Bursa’da Kayra Yemek’i çoğu kişi tanır, ancak biz bu bilinirliği ülke geneline yaymak istiyoruz.

Yıllar geçtikçe yemek alışkanlıklarının değiştiğini gözlemliyoruz. Gelecekte uzun ömürlü yemekler üretmeyi ve Kayra Yemek’i sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin markası haline getirmeyi planlıyoruz. Bu doğrultuda adımlar attık. Şu anda toplamda 16 yerinde üretim projemiz var; bunlardan biri Adapazarı’nda, biri Konya’da bulunuyor. Hedefimiz, bu projeleri ülkenin tüm bölgelerine yaymak.

Üretim süreciniz nasıl ilerliyor?

Bizim için, tüm meslektaşlarımızda olduğu gibi, öncelik gıda güvenliğidir. Çalışanlarımız da bunun bilincindedir. Bu konuda pek çok eğitim verilir; herhangi birine “Firmanızın önceliği nedir?” diye sorsanız, muhakkak “gıda güvenliği” cevabını alırsınız. Çünkü Allah korusun, yapılacak küçük bir hata bile telafisi olmayan ciddi sorunlara yol açabilir.

Bu nedenle hem düzenli eğitimler alıyor hem de bünyemizde 12 gıda mühendisi ve 10 gıda teknikeri bulunduruyoruz. Her vardiyada mutlaka vardiya amiri ve kalite kontrol sorumlusu görev yapar. Üretimi asla başıboş bırakamayız. Çok değerli ustalarımızla yolumuza devam ediyoruz. Bunun yanında sadece insan gücü yeterli değil; yurt içi gıda fuarlarına katılarak, bize uygun pişirme tekniklerini ve ekipmanlarını bünyemize kattık. Bu da işimizi kolaylaştırdı.

Firmamızın pek çok güzel alışkanlığı var. Bunlardan biri, her sabah saat 07:55’de tüm müşteri temsilcilerimizin, vardiya amirlerimizin, kalite ekibimizin, bizlerin ve aşçılarımızın bir araya gelerek yemekleri tatması ve puanlamasıdır. Verilen puanlar geriye dönük olarak tüm müşterilerimiz tarafından görülebilir. Eğer uygun bulunmayan bir ürün varsa, sayısı ne kadar fazla olursa olsun mutlaka imha edilir ve müşteriye başka bir yemek gönderilir.

Yurt dışı pazarlarda büyüme ve ihracat hedefleriniz nelerdir?

Yurt dışına dondurulmuş çorba ve mezeler de satıyoruz ve bu alanda büyümeyi hedefliyoruz. Dört yıl önce kurduğumuz Kayfood Dreamsos markasıyla dünya mutfaklarına ait soslar üretiyor ve yaklaşık 7 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yakın zamanda, Karacabey’deki yeni fabrikamıza Kayfood üretim hattını taşıyacağız. Hedefimiz, sos tarafında ciromuzun %50’sini ihracattan elde etmek.

İlk hedef pazarlardan biri olarak Batı ülkeleri akla gelse de, başka önemli pazarların da olduğunu gördük. Şu anda gıda sektöründe en büyük ihracat Irak’a yapılıyor; biz de bu pazara girmeyi planlıyoruz. Ayrıca Orta Asya ve Afrika’da da ürünlerimizi alabilecek ülkeler var. BTSO’nun UR-GE projelerinde yer alıyor, fuarlara düzenli olarak katılıyoruz. Özellikle sos tarafında ihracat oranımızı %50’ye çıkarmayı amaçlıyoruz.

Yeme alışkanlıklarının değiştiğini yıllardır yurt dışı ziyaretlerimizde gözlemliyoruz. Marketlerin geniş reyonlarında hazır yemeklerin yer aldığını gördük; bu Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladı. Bu nedenle hazır yemek alanında hem iç pazarda hem de yurt dışında büyümeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin lezzetli ürünlerini, yurt dışındaki müşterilerimizle de buluşturmak istiyoruz.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın UR-GE projelerinde yer alarak önemli faydalar sağladık. Yurt dışı fuarlarına katıldık, yabancı misafirleri Bursa’ya davet ettik ve burada büyük organizasyonlar düzenledik. Bu çalışmalar ihracatımıza önemli katkılar sağladı. Yeni UR-GE projesinde de yer alıyoruz ve yakında hayata geçirilecek Bursa Food Point’in tüm üyelerimize büyük fayda sağlayacağına inanıyoruz.

Sektördeki istihdam ve nitelikli eleman konusundaki görüşleriniz nelerdir?

Bütün sektörlerde olduğu gibi, bizim sektörümüzde de ciddi bir istihdam sorunu var. Özellikle ara eleman eksikliği dikkat çekiyor. Eski kadromuzu korumaya devam ediyoruz ancak genç çalışanları istihdam ederek onların aşçı olmalarını sağlamak için çaba gösteriyoruz.

Meslek liselerinin önemi bir dönem azalmış olsa da son 3-4 yıldır bu alana ciddi önem verildi. Devlet, hem okuyan hem de çalışan öğrencilere asgari ücretin üçte birini ödüyor, bu da öğrenciler için cazip bir fırsat sunuyor. Dolayısıyla meslek liselerine olan ilgi yeniden arttı. Biz de bu fırsattan yararlanmak amacıyla üç meslek lisesiyle protokol imzaladık. Şu anda her yıl 18-19 öğrencimiz var. Bu öğrenciler MESEM projesi kapsamında, haftanın dört günü bizimle çalışıyorlar. Bu uygulama bizi bir nebze rahatlattı. Amacımız, bu öğrencilerin tamamını ya da en az yarısını aşçı olarak yetiştirebilmek.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası da bu konuda duyarsız kalmadı. BTSO Mutfak Akademi’yi kurarak, 11 farklı alanda aşçı, aşçı yardımcısı ve tatlıcı gibi pozisyonlarda ücretsiz eğitimler vermeye başladı. Bu girişimin de sektöre olumlu katkı sağlayacağına inanıyorum. BTSO, İbrahim Bey’in liderliğinde vizyoner bir bakış açısıyla önemli çalışmalar yapıyor ve yapmaya da devam edecektir. Sanayi Odası’nın 47. Meslek Komitesi Başkanı olarak bu sürece katkıda bulunmak beni ayrıca mutlu ediyor.

Biz, bünyesinde üç şirket bulunan bir aile şirketiyiz. Bu şirketlerimiz uzun yıllardır ayakta kalmayı başardı ve bunun en önemli sebebi, kurumsallaşmaya verdiğimiz önem oldu. Kurumsallaşma sürecine her zaman özen gösterdik ve bu yaklaşımımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Ancak hedefimiz sadece şirketlerimizin büyümesi, markalaşması ya da aile sermayesinin artması değil; topluma karşı sorumluluklarımızı da yerine getirmek. Bu kapsamda firmamız, 102 öğrenciye burs veriyor. Çünkü ülkemizin geleceğinin eğitim ve bilimle şekilleneceğine inanıyoruz.

Sadece burs desteğiyle sınırlı kalmayıp birçok kuruma da katkı sağlıyor, sosyal sorumluluk projeleri yürütüyoruz. Şirket kârlılığı arttıkça bu projelerimizi de artırmayı hedefliyoruz. En büyük hayallerimizden biri, ülkemize Darüşşafaka benzeri bir okul kazandırmak. Bunu da aile olarak Bursa’da hayata geçirmek istiyoruz.

Girişimcilik yolculuğunda kalıcı başarı elde etmek isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

Personel konusu bizim için çok önemli, çünkü onlar olmadan bu iş olmaz. 28 yıllık firmamız, sadece bizim çabamızla değil, tüm ekibimizin özverili çalışmalarıyla bugünlere geldi. Tüm çalışma arkadaşlarımı ailece tanırım; düğünlerine, çocuklarının sünnet törenlerine giderim. İyi günlerinde de kötü günlerinde de yanlarında olmaya çalıştım.

Buna birçok örnek verebilirim; anne ve babası bizden emekli olup, şu anda çocukları bizimle çalışan aileler var. Bu nedenle aramızda yalnızca çalışan–işveren ilişkisi değil, abi–kardeş gibi bir bağ oluştu. Hep birlikte emek vererek bugünkü noktaya geldik. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Lokantacılıktan bugünkü noktaya gelmek kolay olmadı; bu cesaret isteyen bir iş. Elbette tüm bunlar Allah’ın lütfu. Biz doğru işler yapmaya gayret ettik, Rabbim de nasip etti. Yeni girişimcilere cesur olmalarını tavsiye ediyorum. Ticaret yapmak isteyenler, bizim hikayemizden ilham alabilirler. Ancak bilmeliler ki bu seviyeye gelmek kolay değil; çok emek, çok zaman ve fedakarlık gerektiriyor.

Biz bugünlere gelene kadar yıllık izin yapmadık, çalışma saati gözetmedik. Gerektiğinde 24 saat çalıştığımız çok oldu. Sabah 3’te, 4’te kalkıp aşçılarımızla birlikte yıllarca yemek yaptık. Bu noktaya gelmek için ise sistematik bir planlama ve uzun vadeli projeler yürütmek şarttı.