Dezenflasyon Programının Reel Sektöre Etkileri
2023 Haziran ayından bu yana uygulanan dezenflasyon programından en büyük sıkıntıyı reel sektör çekmeye devam etmektedir. Program kapsamında enflasyonla mücadele amacıyla yaklaşık 25 aydır sıkı para politikası uygulanmaktadır. Bu sıkı para politikası enflasyon üzerinde hissedilir etkilerini 2025 Mayıs ve Haziran aylarında göstermiş ve yıllık tüketici enflasyonu yüzde 35 seviyesine gerilemiştir. Bu gelişmenin ardından TCMB, Temmuz ayı toplantısında yeniden faiz indirimine gitmiştir. Böylece, enflasyon gerilerken reel sektörün uzun süredir beklediği gevşeme adımları da atılmıştır.
TCMB Politika Faizini Yüzde 43’e İndirdi
TCMB, dezenflasyon programı kapsamında ilk faiz indirimini 2024 Aralık ayında gerçekleştirmiş ve politika faizini yüzde 50’den yüzde 47,5’e çekmişti. Ardından iki indirim daha yapılmış ve Mart ayında faiz yüzde 42,5’e düşmüştü. Ancak Mart ayında yaşanan finansal şoklar nedeniyle faiz yeniden yüzde 46’ya yükseltilmişti. Temmuz ayında ise TCMB, politika faizini 300 baz puan indirerek yüzde 43’e çekti. Banka, faiz indirimlerinde temkinli duruşunu sürdüreceğini ve yeni adımların enflasyon gelişmelerine göre atılacağını açıkladı.
İç Talep Önemli Ölçüde Yavaşladı
Sıkı para politikasının reel sektör açısından üç önemli sonucu olmuştur.
- Finansman maliyetlerinin artması: Yüksek faizler nedeniyle kredilerin maliyeti yıllık bileşik yüzde 60’ı aşmıştır.
- Finansmana erişimin zorlaşması: İlave sıkılaştırma önlemleri, finansmana ulaşımı neredeyse en aza indirmiştir.
- İç talepte yavaşlama: Yüksek faizler sonucu iç talep önemli ölçüde gerilemiştir.
TCMB, Temmuz ayı toplantısı sonrası iç talebin dezenflasyonist etkilerinin görüldüğünü açıklamıştır. Bu durum, reel sektörün uzun süredir dile getirdiği satışlardaki reel düşüşü teyit etmektedir.
Bundan Sonraki Faiz İndirimleri Risklere Bağlı
Reel sektör açısından ilk faiz indirimi moral kaynağı olmuştur. Ancak mevcut piyasa faizleri hâlâ yüksek seviyelerdedir. Reel sektörün rahatlaması için indirimlerin devam etmesi gerekmektedir. Merkez Bankası’nın yeni adımları, enflasyondaki gelişmelere ve özellikle dövize olan talebi artırabilecek risklere bağlı olacaktır.
Temmuz ayında kamu fiyat ve vergi ayarlamaları nedeniyle aylık enflasyon yüzde 2’nin üzerinde gerçekleşecektir. İzleyen aylarda daha düşük oranlar beklenmektedir. Eylül’de yıllık enflasyonun yüzde 32,5–33 seviyesine, yıl sonunda ise yüzde 28–29 seviyelerine gerilemesi öngörülmektedir. Bu gerçekleşirse TCMB yıl sonuna kadar kalan üç toplantısında politika faizini yüzde 35’e kadar indirebilir. Ancak TL’den dövize yönelim ve olası sert değer kayıpları, faiz indirimlerinin önündeki en önemli risklerdir.
Kredi Faizleri ve Finansmana Erişim
Reel sektör için faiz indirimleri kadar önemli olan bir diğer konu, finansmana erişimdir. TCMB, Temmuz toplantısı sonrası bu alanda temkinli adımlar atacağını belirtmiştir. Bu durum, kredi büyüme sınırları ile kredi kartı ve ticari kredi kartlarındaki kısıtlamaların en erken Eylül’den itibaren gevşetilebileceği anlamına gelmektedir.
Banka’nın bir sonraki toplantısı 11 Eylül’dedir ve bu toplantıda ilk gevşeme adımlarının başlaması beklenmektedir. Kredi faizlerinde, politika faizindeki 300 baz puanlık düşüşün etkisi görülecektir; ancak hissedilir rahatlamalar büyük olasılıkla yılın son çeyreğinde yaşanacaktır.
Türk Lirasında Beklentiler
Sıkı para politikasının ve özellikle 19 Mart sonrası ilave sıkılaşmaların ana hedeflerinden biri Türk lirasının değerini istikrara kavuşturmaktır. Bu adımlar sonrası TL’deki hızlı değer kaybı durdurulmuştur. Bundan sonraki faiz indirimleri ve gevşeme adımları, TL’de kademeli ve kontrollü bir değer kaybına yol açacaktır. Ancak TCMB’nin temkinli adımlar atması halinde ihracatçıların beklediği ölçüde bir düzeltme yaşanmayabilir. Sert değer kayıpları ise siyasi ve jeopolitik risklerden kaynaklanabilecektir.
Sonuç olarak reel sektör için zorlu dönemin birkaç ay daha devam etmesi beklenmektedir.