Marmara Bölgesi, Türkiye’nin en yoğun sanayileşmiş, nüfus bakımından en kalabalık ve ekonomik olarak en güçlü bölgesidir. Sanayi üretiminin yaklaşık %40’ının bu bölgede gerçekleşmesi, döngüsel ekonomi politikalarının etkili uygulanması durumunda bölgenin Türkiye’nin yeşil dönüşümüne öncülük edebileceğini göstermektedir.
Döngüsel ekonomi, kaynakların daha verimli kullanılması, atıkların azaltılması ve ürünlerin yaşam döngüsünün uzatılması yoluyla sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hedefleyen bir modeldir. Bu dönüşüm özellikle sanayi, ticaret ve makroekonomik yapılar üzerinde derin etkiler yaratmaktadır. Sanayi sektörleri, özellikle çimento, demir-çelik, otomotiv ve tekstil gibi kaynak yoğun sektörler bu dönüşümden doğrudan etkilenecektir.
Ekonomik göstergeler niceliksel veriler olmakla birlikte bir bölgenin ekonomik büyümesini, istihdamı ve gelir dağılımı gibi çok yönlü konuları kapsamaktadır. Sürdürülebilirlik, ekonomik göstergelerle birlikte değerlendirildiğinde, bir bölgenin ekonomik büyüme hedeflerini ortaya çıkarırken aynı zamanda çevresel etkilerini de göz önünde bulundurmaktadır. Sanayi yoğunluğu açısından İstanbul, Kocaeli, Bursa ve Tekirdağ illeri önde gelmektedir. Yapılan çalışmalarda, çevre göstergeleri bakımından sürdürülebilirliği en iyi olan iller başında İstanbul, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ ve Yalova olarak ortaya çıkmaktadır. Kırklareli, Balıkesir, Sakarya ve Çanakkale gibi şehirler sürdürülebilirliği orta düzeyde olan iller iken Edirne ve Bilecik illerin sürdürülebilirliğinin yetersiz olduğu tespit edilmiştir (Olgaç ve Doğan,2024).
Her bir stratejik sektör için önerilen politika alanları:
Politika Alanı |
Açıklama |
A) Sektörlerarası İlişkilerin Güçlendirilmesi |
Atıklardan hammaddeye dönüşüm, yan ürünlerin yeniden kullanım modelleri ve tedarik zinciri entegrasyonu. |
B) Döngüsel Ekonomi Uygulamaları ve Teknoloji Benimsenmesi |
Efektif enerji kullanımı, dijital izleme (ör. Dijital Ürün Pasaportu), onarım, yeniden kullanım, yeniden üretim teknolojileri. |
C) Sürdürülebilir Düzenleyici Çerçeveler |
CBAM, eko-tasarım, ürün pasaportları ve EPR (üretici sorumluluk) düzenlemeleri. |
D) Döngüsel Ekonomi Piyasasında Adil Rekabet Teşviki |
Geri dönüştürülmüş içerik kullanımını teşvik eden vergi & mali teşvikler, kullanım standartları, KOBİ/yerel oyuncular için destek. |
Döngüsel ekonomiye geçişin önündeki temel engellerden biri, özellikle KOBİ’ler arasında bu konuda farkındalığın oldukça düşük seviyelerde olmasıdır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyük çoğunluğu döngüsel iş modelleri, kaynak verimliliği, atık minimizasyonu ve geri dönüşüm konularında hem bilgi hem de uygulama açısından yetersizdir. Buna ek olarak, bölgede endüstriyel simbiyoz altyapısı da sınırlıdır; örneğin, atık ısı paylaşımı gibi kaynakların sektörler arasında yeniden kullanımı sağlayacak sistemler yaygın değildir. Eğitim kurumlarında yeşil becerilere yönelik programların eksikliği, nitelikli iş gücünün yetişmesini engellemekte ve sanayi ile eğitim arasındaki bağı zayıflatmaktadır. Ayrıca, ürün yaşam döngüsünün izlenmesini ve şeffaflığı mümkün kılacak dijital ürün pasaportu uygulamaları ve karbon ayak izi izleme altyapısı henüz kurulmamıştır. Bu eksiklikler, Marmara’daki potansiyelin tam anlamıyla kullanılmasının önünde ciddi yapısal sorunlar olarak öne çıkmaktadır. Döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde stratejilerin etkili şekilde uygulanabilmesi için önceliklerin doğru belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda dijitalleşmeye yapılan yatırımlar öncelikli hale gelmeli; CTI (Circular Transition Indicators), DPP (Dijital Ürün Pasaportu) ve karbon izi takibi gibi dijital araçlarla üretim ve tüketim süreçlerinin izlenebilirliği artırılmalıdır. Aynı zamanda, özellikle tekstil, plastik ve metal gibi yoğun atık ve hammadde tüketimine sahip sektörlerde kaliteli geri dönüştürülmüş malzeme arzını artıracak altyapı yatırımlarına odaklanılmalıdır. Politikaların başarısı için, her sektörün kendi yapısal özellikleri ve dönüşüm potansiyeli göz önüne alınarak sektörel bazda uyarlanmış yol haritaları hazırlanmalı, tek tip uygulamalardan kaçınılmalıdır. Son olarak, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında güçlü bir iş birliği mekanizması kurulmalı; bilgi paylaşımı, ortak projeler ve pilot uygulamalarla döngüsel dönüşümün tabana yayılması sağlanmalıdır.