Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi tarafından kurulan GUHEM TV, sosyal medya üzerinden yayına başladı. Başta Youtube olmak üzere farklı sosyal medya platformlarından yayın yapan GUHEM TV’nin ilk konuğu Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım oldu.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın vizyonu ile hayata geçirilen GUHEM’in tanıtımı ve uzay-havacılık alanında gençlere yönelik bilgilendirici ve yol gösterici içeriklerin sunulması amacıyla kurulan GUHEM TV’nin ilk programına TUA Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım konuk oldu. GUHEM Genel Müdürü Halit Mirahmetoğlu’nun sunumuyla gerçekleşen söyleşiye, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ile TEKNOFEST 2021’de yarışacak üniversite öğrencileri de katıldı.

GUHEM’i nasıl buldunuz ?

GUHEM’i açık söylemek gerekirse beklentimin üzerinde buldum. Çok iyi bir fikirle yola çıkılmış ve çok başarılı bir çalışma yapılmış. Ülkemizde böyle bir merkezin bulunmasını çok faydalı görüyorum. GUHEM’in sadece Bursa ve Marmara Bölgesi’ne değil ülkenin tamamına hizmet verebilecek bir altyapıya sahip olduğunu gördüm ve bundan büyük bir memnuniyet duydum. Türkiye Uzay Ajansı olarak bizim de hedeflerimiz arasında yer alan uzay havacılık alanında farkındalığın artırılması noktasında GUHEM’in çok faydası olacağına inanıyorum.

Türkiye Uzay Ajansı’nın vizyonu hakkında bilgi verir misiniz ? Özellikle gençlerden beklentileriniz nelerdir ?

Milli Uzay Programı’nı 1,5 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede, zor şartlarda hazırladık. Programın Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından tanıtılmış olmasından da çok memnunuz. Sayın Cumhurbaşkanımızın hedefleri ortaya koyması ve sahiplenmesi çok önemli. Çünkü güçlü bir irade olmadan bu tip hedeflere yürümek çok zordur. Uzay programını hazırlarken, Türkiye’nin bütün birikimini kullanmaya çalıştık. Herkesin bilgisi ve deneyiminden istifade etmek üzere çalıştaylar düzenledik. Uzayla ilgili tüm kişi, kurum, şirket ve üniversiteleri düzenlediğimiz çalıştaylara davet ettik. Ciddi bir katılım da oldu. Program, Türkiye’nin ortak aklıyla hazırlanmış ve ayakları yere basan bir programdır. Türkiye’nin gerçekleştirebileceği bir programdır. Burada gençlere de önemli işler düşüyor.

Programın yürütülmesi açısından insan faktörü öne çıkıyor. Paranız, tesisleriniz olabilir ama insanınız yoksa bu alanda hiçbir şey yapamıyorsunuz. Türkiye’de program açısından şu anda en büyük sıkıntımız bu. İnsan kaynağımız oldukça kısıtlı. Gelişmiş ülkelerle mukayese ettiğimizde çok gerideyiz. Ajans olarak 10 sene içinde 10 bin uzman hedefi koyduk. Zor bir iş elbette, çünkü insan kolay yetişmiyor. Şu anda bin civarındayız, bunu 10’a katlamayı hedefliyoruz.

Uzay öyle bir saha ki bundan sonra hep ileri gidecek ve gelişecek. Uzay sektörü dev adımlarla, beklentilerin üzerinde büyüyor. Uzay ekonomisi 500 milyar dolar mertebelerine ulaştı. Çok yakında 1 trilyon doları geçeceği öngörülüyor. Bunun için 2030 deniliyor, ama öncesinde gerçekleşecektir. Şu anda yakın yörünge hızla doluyor, derin uzay misyonları yapılıyor. Bilimsel çalışmalar, uzayda üretim, uzay madenciliği, uzay turizmi, uzay hukuku derken uzay her sahada büyük bir hakimiyet kuruyor. Ülke olarak bunun dışında kalmamız bir felaket olur. Önümüzdeki 10-15 sene içerisinde uzayda olmayanlar yeryüzünde köle statüsüne düşecekler. Dünyada efendiler ve köleler olacak. Tarihte, sömürge döneminde de bu böyle oldu. Okyanusları aşmaya cesaret edenler, dünyayı yöneten güçler haline geldiler. Bu tesadüfen olmadı. Gayret, risk alma, öngörü ve cesaret çok önemli. Bugünün okyanusları da uzay. Şu anda kıyısında duruyoruz.

Bundan 100-200 sene önce teknolojik olarak uzaya açılma şansımız yoktu ama şimdi var. Bu imkanımızı kullanmak ve uzaya açılmak zorundayız. Burada çok büyük bir gelecek var. Hem Türkiye hem dünya için böyle. Bu alanda kariyer planlayan gençlere en iyisi olmalarını tavsiye diyorum. Vasat bir seviyeye kimsenin ihtiyacı yok, çünkü o her yerde var. Bunun için çok çalışmak lazım. Artık her şey gençlerin elinin altında. Öğrenmek isteyen, kendini geliştirmek isteyen insanın önünde hiçbir engel yok. İmkan dünyası içinde yaşıyoruz, bunu değerlendirmek lazım. Gayret edip, ter dökeceksiniz. Bunun devamında bulunduğunuz yeri, başarılarınızı herkes görecek ve takdir edecektir.

Uzayı tercih edecekseniz illa uzay mühendisi ve astronom olmalıyım şeklinde düşünmeyin. Elektrik-elektronik mesela uzayda çok önemli, olmazsa olmaz bir saha. Yazılım, robotik, mekatronik, nanoteknoloji, biyoteknoloji, malzeme aklınıza gelen bütün disiplinler uzay için önemlidir. Bunların hepsini kullanıyoruz. Uzayla ilgili kısmını da ihmal etmemek kaydıyla bunlara çalışın ve kendinizi yetiştirin. Gelecek inşallah parlak olacaktır.

Ülkemizin geleceğinde birinci stratejik maddemiz Ay. Neden Ay’a öncelik verildi ?

Basit bir mantıkla cevap vermek gerekirse, Ay öncelikle en kolay ulaşabileceğimiz gök cismi. Bana ‘Mars’a gitmeyecek miyiz ?’ şeklinde sorular soruluyor ama bunun için henüz çok erken. Yüzmeyi öğrenen insan öncelikle kıyıda yüzmeye başlar ve sonrasında açılır. Elbette gelecekte Mars ve başka uzay misyonlarımız da olacaktır. Ancak ilk 10 sene için gerçekçi olursak Ay’dan başlamamız gerekiyor. Ayrıca Ay’ın önemi hiçbir zaman azalmayacak. Ay’a gidilmiş olması, birçok ülkenin araç göndermiş, ayak basmış olması bir şey ifade etmiyor. Hep orada olunacak. Örneğin 2024 Artemis Misyonu orada bir koloni kurmayı ve devamlı Ay’da olmayı hedefliyor. Bir hayat başlayacak Ay’da. Ay sonraki misyonlar için de bir sıçrama taşı. Ay’dan fırlatılacak bir roket, dünyadan fırlatılacak bir rokete göre yerçekimi etkisi dolayısıyla çok çok daha kolay ve ucuz bir şekilde başka gezegenlere, mesafelere ulaşabilir. Elbette Ay’da yaşam kolay değil. Atmosfer olmadığından radyasyon başta olmak üzere insanlar Ay’da birçok kötü etkiye maruz kalıyor. Yaşam için çok da uygun bir yer olmamakla beraber gidişat orada bir hayat başlayacağını gösteriyor. Eğer orada yoksanız hakkınızı da savunamazsınız.

Her ne kadar Birleşmiş Milletler anlaşmaları ‘bütün gök cisimleri ve uzay tüm insanlığın ortak malıdır’ dese de fiiliyatta böyle olmuyor. Tarihe baktığımızda bu görülüyor. Kim güçlüyse, kim oraya gittiyse o söz sahibi oluyor. Ay ve genel olarak uzaydaki haklarımızı savunabilmemiz açısından Ay’a gitmemiz lazım. Uzayda daha güçlü şekilde olmamız lazım. Sadece haberleşme uydusu olarak söylemiyorum. Bunu yaptık ama daha fazlasını yapmamız lazım. Çok çeşitli uydular, sistemlerin işin içinde olması lazım. Ay bir başlangıçtır. Biz 10 senelik bir program hazırladık. Bizim gücümüz buna yetiyor. Ama ikinci 10 senelik programda çok daha büyük hedefler koyulacaktır. Mesela bizde insanlı uçuş yok. Astronot göndereceğiz ama biz gönderemeyeceğiz. Zaten insanlı uçuşu dünyada yapabilen 3 tane ülke var. Avrupa ülkeleri bile Amerika, Rusya ve Çin’le gönderiyor.

Uzayda güçlüyseniz yeryüzünde de güçlüsünüz. Mars’a ve diğer gezegenlere gitmek sonraki adımlar. Olacaktır elbette ama Ay’la başlamak zorundaydık. Ay bizim ve tüm insanlık içiin her zaman çok önemli olacaktır. Orada bir yapı ve üs kurmak çok önemlidir. İlk adımı atacağız inşallah.