Çevremde oldukça sık duyduğum bir cümle var “Biliyorum ama konuşamıyorum.” Bir insan bir konuyu bildiği halde üzerine doğru düzgün üç beş cümle kuramaz mı, bildiklerini, düşündüklerini istediği gibi ifade edemez mi? Zaman zaman pek çoğumuzun karşılaştığı bir durum, konuşamamak.
Gerçi çevremizin de konuşmamız konusunda bizi yüreklendirdiğini de pek söyleyemeyiz. Baksanıza atasözlerimize bize neler söylüyor
:
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”;  “Bülbülün çektiği dili belasıdır” “Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek”; “Dil sükût ederse, baş selâmet bulur”;  “Dilini zapteden başını kurtarır”; “Üzerine laf düşmedikçe konuşma”; “ Söz gümüşse sükût altındır”;  “Dil susmayınca baş esen olmaz”;  “İki dinle bir söyle”; “Dilini tut danayı güt”;  “Dil ederse istirahat, kalp eder rahat.”

Anladığım kadarıyla atalarımız konuşmamız konusunda cesaret vermek yerine susmamızı istemişler. Susmak en yüce erdem sayılmış.

Sonra bir bakıyoruz, çevremizde dilini bilmeyen onu konuşamayan, hatta iki lafı bir araya getiremeyen bir yığın insan.

Oysa, konuşmak ve dil, öğretim ve öğrenimin anahtarı, bilgi aktarmanın ve biriktirmenin biricik sağlayıcısıdır. Dil olmasaydı uygarlık olmazdı.

Dilin anlaşma aracılığı görevi, zamanla etki alanını genişleterek, onu bilimin, kültürün, uygarlığın çekirdeği olma durumuna yükseltmiştir. Dil aslında insan beyni, insan düşüncesi ve o düşüncenin ifadesidir.

Dil aynı zamanda bir iletişim aracıdır. Dil aracılığıyla kendimizi ifade ederiz, duygularımızı, düşüncelerimizi çevremize ulaştırırız. İnsan zekâsı sözcüklerde, deyimlerde, ifade kalıplarında gizlidir. Düşüncelerimizin anlaşılmasının en kestirme yolu da dile hâkim olmaktır.

Konuşmak önemlidir. Güzel konuşma daha da önemlidir. Ancak, “etkili konuşmak” hepsinden daha önemli, daha değerli.

Güzel konuşmak deyince ne anlıyoruz? Güzel konuşmak için “diksiyon” çok önemli.  Nefesi, sesi doğru kullanmak, kelimelerin doğru telaffuz edilmesi ve tonlamalara dikkat edilmesi, dinleyenlerin ilgisini çeken en önemli özellikler. Düzgün sesin bazı özellikleri var. Öncelikle sesiniz işitilecek, duruma uygun mantıklı bir hızda olacak. Karşı tarafın hoşuna gidecek yani rahatsız edici olmayacak. Renkli olacak, monoton olmayacak. Güzel konuşmak için bunların yanında dilimizi, Türkçemizi kuralarına uygun ve güzel konuşmak da gerekiyor. Harflerin seslendirilişinde farklar olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bazı ünlüler uzun- kısa, kalın- ince, çeşitli şekillerde seslendiriliyor. Bunları bilmek ve konuşmada buna uygun seslendirmek gerekiyor. Örneğin kar ile kâr, hala ile hâlâ, usul ile usûl arasındaki söyleniş farkını bilmiyorsanız, şarj yerine şarz, matematik yerine matamatik, virüs yerine vürüs diyorsanız konuşmayı bilmiyorsunuz demektir.

Kendinize sorun:
•             Konuşurken nefesimi ayarlayabiliyor muyum?
•             Sesim yeterince yüksek çıkıyor mu, başkaları beni duymakta güçlük mü çekiyor?
•             Fazla bağırarak mı konuşuyorum?
•             Söylediklerimi karşımdakiler kolayca anlayabiliyorlar mı?
•             Konuşurken, yöresel dil yani ağız kullanıyor muyum?
•             Sözcükleri söylerken söyleyiş ve dil yanlışları yapıyor muyum?
•             Tekdüze mi, yoksa canlı ve hareketli bir biçimde mi konuşuyorum?
•             Türkçede harflerin doğru seslendirilişini biliyor muyum?

Bu konularda eksikleriniz varsa mutlaka diksiyon konusunda kendinizi yetiştirin, geliştirin.

 Güzel konuşmanın yanında bir de “etkili konuşmak” konusu var. Etkili konuşmak yalnız cümleleri düzgün, dil kurallarına uygun dizebilmek değil, konuşmayı bir sanat haline getirmektir.

Günümüzde sosyal yaşantıda, iş yaşantısında “etkili insan olmak” son derece önemli.  Başkalarına düşüncelerinizi anlatmak, onları ikna etmek, motive etmek, etkilemek için “etkili konuşma” yöntemleri ve ilkelerini bilmek zorundayız.
Etkili konuşmak için kişilerin hem kulaklarına, hem gözlerine,  hem de gönüllerine hitap edebilmelisiniz.

Bunun için de, öncelikle konunuzu bilin. Yarım yamalak bilgi ile birilerini ikna edebilmeniz mümkün değil. Ama sadece bilgi ile de birilerini etkileyemez, ikna edemezsiniz. Peki, iyi bir konuşma nasıl olmalı kısaca bunlara bir bakalım:
•             İyi bir konuşma, ilginç olmalı, değerli konuları kapsamalıdır.
•             İyi bir konuşma, sizin kişiliğiniz ile bütünleşmelidir. Konuşan kişinin nitelikleri ile konu arasında bir etkileşim olmalıdır. Sizin kişisel niteliklerinizle anlattığınız konu arasında bir etkileşim yoksa ünlü dolandırıcı Sülün Osman'ın ahlâk konferansı vermesi kadar inandırıcı ve etkileyici olur.
•             İyi bir konuşma, bir amaca yönelmelidir. İster günlük konuşma olsun, ister tanıtım veya satış konuşması, mutlaka bir amacınız olmalı ki karşınızdaki dinleyicinize neyi vermek istediğiniz anlaşılabilsin.
•             İyi bir konuşma ilgi çekici olmalıdır. Dinleyicinin dikkatini çekebilmeli, deyim yerindeyse ağzınızın içine baktırabilmelisiniz.
•             İyi bir konuşma, sağlam bir konuşma yöntemine dayanmalıdır. Konuyu tartıştıracak mısınız, savunacak mısınız, bir bilgi mi vereceksiniz ya da duygulandıracak mısınız? Bunu en baştan saptayıp buna göre bir konuşma yöntemi belirlemelisiniz.
•             İyi bir konuşma, aynı zamanda canlı bir dil, hareketli bir üslup, etkili bir ses tonu, uygun el kol hareketleri ve görünüm gerektirir.

Bugün sosyal yaşamda ve iş yaşamında başarılı olmanızın, hatta liderlik vasıflarınızı ön plana çıkarabilmenizin en önemli yollarından biridir konuşma. Ancak konuşma ilke ve yöntemlerini bilmeden başarılı olma şansınız pek yok. İşin aslı “bilerek konuşmak”. Konuşmak bir yetenek değil, çalışarak ve doğru teknikleri uygulayarak geliştirebileceğimiz bir beceridir.

Başta dile getirmiştim. Ne yazık ki iyi, güzel, etkili konuşmayı pek bilen ve özendirilen bir toplum değiliz. Oysa bu konuya daha fazla önem vermeli, kendimizi ve çevremizi bu konuda yetiştirmeli, geliştirmeliyiz. Hem kendimizin hem toplumumuzun hem de insanlığın düşünce dünyasının gelişmesi için bu çok önemli.

Adnan ERBAŞ
Devlet Tiyatrosu Sanatçısı
İletişim ve Davranış Bilimleri Uzmanı